Entelektüel yayıncılıkta yeni bir açılım.

Bir İktisatçı Niçin Romanperver Olmalı?

BİR İKTİSATÇI NİÇİN ROMANPERVER OLMALI?

Stendhal, romanı yol boyunca dolaştırılan bir aynaya benzetir. Mustafa Özel, romanın yürütüldüğü yolun tanımı değiştirerek kullanıyor aynı metaforu ve romanlardan yola çıkarak çok derinlikli deneme metinlerine ulaşıyor. Roman, Mustafa Özel için ekonomide, tarihte, siyasette, sosyal yapıda dolaştırılan bir aynaya dönüşüyor. Roman pek çok farklı disiplinin bir arada temaşa edildiği devasa bir ibret aynası sözün özü.

Mustafa Özel, modernlik üç kâğıttır tespitiyle başlıyor. Kâğıt para, gazete ve roman. “Kâğıt para olmasaydı kapitalim, gazete olmasaydı ulus, roman olmasaydı birey olmazdı.” diyen Özel, roman tarihinin önemli eserlerinden aldığı ilham ve ibretle hem kapitalizmin, hem ulusun hem de bireyin arkaplanına dair ipuçları yakalıyor. Çünkü kapitalizm, ulus ve birey birbirinden farklı komaptımanlarda anlamlandırabileceğimiz kavramlar değil. Tam tersine birbirini tahkim eden, derinleştiren, zenginleştiren üç kavram. ‘un ve Robinson Crusoe’nun modern zamanın ruhu ve ruhsuzluğunun teşhisi için önemine dikkat çeken Mustafa Özel’in romanın yaygınlaştığı 19. yüzyıl romanı için “yeni toplumun gelişmiş MR cihazı” olduğu tespitinde bulunuyor. Mustafa Özel de bu MR cihazından hem dünyanın hem de yaşadığımız toprakların iktisadi manzarasına roman aynasını tutuyor.

ROMANDA 20000 FERSAH

Roman ve toplum okuma haritası çiziyor Mustafa Özel. Kah dünya klasiklerinden kağıt paranın anlamını ve kullanılmaya başlamasıyla nelerin değiştiğini öğreniyoruz kah bireyin insandan farkını. İnsanın etimolojik olarak nasıl “yakınlıkla” ilgili bir kelime olmasına rağmen bir roman kahramanı olan bireyin yalnızlığını ve çıkmazlarını Özel’in kurduğu perspektiften takip ediyoruz.

Borsada kaybetmek için oynayan küçük yatırımcı ile Dostoyevski’nin Kumarbaz adlı romanı arasındaki ilgiyi, kâğıt paranın asli anlamının Faust’tan okunabileceğini görüyoruz kitapta.

Söz bize gelince Halid Ziya Uşaklıgil, Halide Edip Adıvar, Ahmet Hamdi Tanpınar’a özel bir önem veriliyor kitapta. Halide Edip Adıvar’ın Sinekli Bakkal’ın adeta bir “Memleketimden İnsan Manzaraları” gibi panoramik bir okumaya açık metin olduğunu görüyoruz “Romanperver İktisatçı”da. Halide Edip’in bu romanla sadece 1930’ların değil 2030’ların da Türkiyesini anlattığını izah ediyor. Meselenin kalbini mabedden markete taşıyan Sinekli Bakkal’ın Türk edebiyatının Faust’u olduğunu söylemek elbette romanlar altında 20 bin fersah yol tepmeyi/yorum yapmayı gerektirir.

Peki, romanda 20 bin fersah yolculuk yapmanın bir sosyal bilimciye ne faydası olabilir? Bu sorunun cevabını belki de Mustafa Özel’den almak en doğrusu: “Hayden White’a göre, genel olarak tarihçiler gerçeklerin araştırılarak ‘bulunduğunu’ düşünürler, oysa hakikatte ‘gerçekleri, sordukları sorularla inşâ ederler’. Bundan dolayıdır ki, çağdaş tarihçiler Joyce, Yeats, Ibsen gibi şiir, oyun ve roman yazarlarının ‘edebî tekniklerinden’ çok şeyler öğrenebilir. Tarih yazmak, delilleri seçmeyi ve boşlukları doldurmayı içerir. Dolayısıyla, ‘yazılan tarihler’ sadece olaylar hakkında değil, sayesinde bu olayları tasavvur ve tahayyül edebileceğimiz ‘mümkün ilişki kümeleri’ hakkındadır. Yani esas mesele, keşif yahut inşâ ettiğimiz olayları birbirlerine bağlayabilmektir; onları anlamlı kılabilmektir. Farkında olsa da olmasa da, tarihçi ‘bazı fikir ve eylemlerin diğerlerinden daha doğru yahut meşru olduğunu’ önerir. Kendi değer ve önyargılarını olaylara söylettirir. Romancı, tarihe dayanarak kendi olaylarını oluştururken; tarihçi zaten oluşmuş olan olaylar kaosundan, anlatmak istediği hikâyenin unsurlarını seçer.” Bir veri yığınını anlamlı bir bilgiye dönüştürme sürecinde genelde edebiyatın özelde zamanın ruhunu ve ruhsuzluğunu yansıtan romanın verebileceği pek çok ipucu var. “Romanperver İktisatçı”, Mustafa Özel’in bu çizgide kaleme aldığı en yeni kitap, görünüşe bakılırsa devamı da gelecek. Bence bu vadide başka yazarların, başka bakış açılarının da katabileceği çok değer var. Mustafa Özel’in bu vadide yalnız bırakılmaması gerekiyor bence.

“KİTAPLAR KİTABI”

Mustafa Özel’in “roman” merkezli diğer kitaplarından farklı olarak “söyleşi” ve “konuşma” merkezli metinleri bir araya getiriyor “Romanperver İktisatçı”. Bu da kitabı daha rahat okunabilir kılıyor ve bence bu kolaylık bir kolaycılığa sebep olmuyor. Zira bu kitap sadece Mustafa Özel’in diğer kitaplarına değil genel olarak roman türüne farklı kapılar açan bir “eşik kitap” niteliğinde. Kitabın sadece arka kapağında yer alan yazarlar listesi bile eserleriyle bir kütüphane oluşturabilecek nitelikte. Mustafa Özel’in hemen her kitabı gibi “Romanperver İktisatçı” da rahatlıkla bir kitap değil “kitaplar kitabı” olarak tanımlanabilir. Bu kitapta savunulan tezlerin tartışılması yaşadığımız toprakların ve zamanın bir hamaset nesnesi olmaktan çıkartıp tefekkür ortamının inşasını mümkün kılacaktır.

“Romanperver İktisatçı”, ilham verici bir kitap bence. Umarım dev bir kütüphaneye önayak olur ve pek çok yazar romanın aynasında kendi birikimi çerçevesinde içinde yaşadığımız çağı temaşa etmeyi başarır. Roman sadece roman değildir elbette. Ancak sadece roman mı? Hemen her sanat eseri böylesi farklı okumaları bekliyor. “Romanperver İktisatçı” bu açıdan sadece kendisinden ibaret kalmaması gereken bir kitap. Kendini tanımak isteyen herkese farklı ufuklar açmaya talip. Yeter ki biz o talebi duymaya hazır olalım…

Suavi Kemal Yazgıç

Kaynak : https://medium.com/@suaviy/bi%CC%87r-i%CC%87kti%CC%87sat%C3%A7i-ni%CC%87%C3%A7i%CC%87n-romanperver-olmali-82715c79a5ea