Doğu'nun kapısı Venedik
ALİ DEĞERMENCİ
7 Mayıs 2016, Cumartesi
Maria Pia Pedani tarafından yazılan ‘‘Doğu'nun Kapısı; Venedik'' isimli kitap, Osmanlı İmparatorluğu'nun güçlenip dünyaya hüküm sürdüğü iki yüzyıla yakın zaman diliminde çok farklı ilişkilerin oluştuğunu gözler önüne seriyor.
Doğu ile Batı, Osmanlı ile Avrupa arasındaki ilişkilerin nasıl olduğu hep merak konusu olmuştur. Klasik tarih anlatılarına bakacak olursanız iki kesim arasında yüzlerce yıl devam eden savaşlar gerçekleşmiştir. Bu bakış açısı ilk anda doğrudur. Milletler arasında kıyasıya savaşlar, toprak kazanma mücadelesi meydana gelmiştir. Ama konuyu derinlemesine işleyen eserleri okuduğunuzda ortada sadece savaşların değil çok ciddi ticari faaliyetlerin ve buna bağlı olarak kültürel, sanatsal geçişlerin yaşandığını görürsünüz. Maria Pia Pedani tarafından yazılan ‘‘Doğu'nun Kapısı; Venedik'' isimli kitap, Gökçen Karaca Şahin tercümesi ile Küre Yayınları tarafından yayımlandı. Pedani, Venedik Ca'Foscari Üniversitesi'nde Doğu Bilimleri Bölümü'nde öğretim üyesi olarak görev yapıyor. Kitap, tarihi olayları olabildiğince objektif şekilde değerlendiriyor.
Osmanlı İmparatorluğu'nun güçlenip dünyaya hüküm sürdüğü iki yüzyıla yakın zaman diliminde çok farklı ilişkilerin oluştuğunu görebiliriz. Osmanlı ile Venedik arasındaki ilişkiler çok farklı konuları gündeme getirdi. Özellikle ticaretin Doğu'dan Batı'ya Venedik üzerinden yapıldığı, ticaretle birlikte kültürel diyalogların da peşinden gelmesine neden olmuş. Kıtaların keşfine kadar Avrupa, Doğu'dan ticaret yaparken cari açık veriyordu. Yükte hafif, ama pahalı ürünleri Doğu'dan alıyordu. Sonra sömürge düzeni ve yeni denizyolları, Batı'nın altınla tanışmasına ve üstün hale gelmesine neden olmuş.
Müslümanlık ile Hıristiyanlık arasındaki buluşmanın merkezi ise uzun yıllar Venedik oldu. V. yüzyıldan XVII. yüzyıla kadar Venedik, Doğu ile iyi ilişkiler geliştirdi ve bundan kendisi kadar Doğu'nun da kazancı oldu. Ticaretin artması ile kültürler arasında çok yoğun takaslar oldu. İki dünya arasında belki de birbirlerini anlama yolları açıldı.
‘OSMANLI MÜKEMMEL DEVLET''
Osmanlı ile Venedik arasında uzun süren savaşlardan sonra anlaşmalar yapılarak ticaret çok hızla gelişti. Doğu'dan Batı'ya, Batı'dan Doğu'ya ciddi ticari işlemler yapılmaya başladı. Denizyolu ile ticaret öylesine gelişmeye başlamış ki, Venedik'e gelen Müslüman tacirlere jest olsun diye domuz eti görmemeleri için özel ihtimam gösterildi. İstanbul'da ve Venedik'te elçilikler açıldı. Bu süre içinde Batı'dan çok yoğun seyyahlar Osmanlı topraklarına giderek araştırmalar yaptılar. O tarihlerde Müslümanlar hakkında olumsuz yazılara rastlanmamıştır. 1612'de İstanbul'dan dönen elçi S. Contarini; şarap yasağının askerlerin değerini artırdığını ve sık sık yıkanan kadınların daha doğurgan olduğunu olumlulayarak kitabında yazmıştı. 1609'da Ottaviano Bon tarafından yazılan Descrizione del Serraglio (Sarayın Tasviri) isimli kitapta Harem için; asil kadınların bir arada bulunduğu yer olduğunu belirtti. 1606-1612 arasında doç olan Leonardo Dona, Osmanlı İmparatorluğu'daki toleranstan ve özgür inançtan bahsederken, ‘‘Osmanlı mükemmel bir devlet'' tabirini kullanmıştı.
KUR'AN-I KERİM, İLK KEZ VENEDİK'TE MATBAADA BASILDI
Venedik ile Osmanlı arasındaki ilişkiler öylesine gelişti ki Kur'an-ı Kerim-i ilk kez Venedik'te matbaada bastılar. Basım esnasında bazı hataların yapılmasından dolayı saygısızlık olmasın diye sonra imha edildi. Fakat 1547 yılında Andrea Arrivabene tarafından Kur'an-ı Kerim, İtalyancaya çevrilerek basıldı. Daha sonra bu tercüme Nurimbergli bir kişi tarafından Almanca ve Hollandacaya çevrildi. İlişkiler öylesine gelişti ki, Türk devlet adamlarının ve önemli paşaların resimleri Venedik ile Avrupa piyasasında yer buldu. Hatta 18. yy'da Venedik'te Osmanlı ile ilgili temel eser olarak kabul edilen Letteratura Turchesca (Türk Edebiyatı) isimli eser Giovanni Battista Toderini tarafından yazıldı. Venedikli tacirlerin İstanbul'da sorunların çözümü için elçiler gönderildi. Avrupa ülkelerinde birçok ülkeye gösterilmeyen tolerans Venedik'e gösterildi. İki ülke arasında uzun soluklu, padişahlar ölse de devam eden barış anlaşmaları imzalandı. Doğu-Batı ya da Osmanlı Avrupa ilişkileri bugüne çok ışık tutacak bir konudur. Son yüzyılda dengeler değişse de, özellikle son günlerde Müslüman karşıtlığının zirve yaptığı gerçeğini gördükten sonra küresel bir barıştan söz etmek için tarihçilerin bu konuda daha fazla araştırma yapması, karar vericilerin de bu konuları bilmesi gerekiyor. Osmanlı her alanda çağının öncüsü ve lideriydi. 600 yıllık küresel bir imparatorluk kurmanın basit bir durum olmadığını, oryantalist bakış açıları ile açıklanamayacağını da bu buna benzer eserleri okuyunca anlıyorsunuz.
Kaynak : http://www.zaman.com.tr/ekler_dogunun-kapisi-venedik_2365535.html