Entelektüel yayıncılıkta yeni bir açılım.

Bir Osmanlı şehri: Şam

Osmanlı şehirlerinin gerek ayrı ayrı, gerekse de birbirleriyle ilişkileri çerçevesinde tarihlerinin yeterince çalışıldığını söylemek pek de kolay değildir. Çağdaş şehir tarihi yazımının imkanları, çeşitli kaynakların birarada kullanılması ve mukayeseli çalışmalar ile bu yetersizliğin aşılması elzemdir. Böyle bir amaçla hazırlanan Şehir Tarihi serisi, dizinin bu ikinci kitabında Osmanlı Şam'ına odaklanıyor.

Richard van Leeuwen, Şam'ın şehir yapısının gelişiminde vakıfların işlevini, M. Foucault ve P. Bourdieu'nun iktidar, alan ve habitus gibi kavramları çerçevesinde ele alıyor. Yazar; Şam'ı, şehrin tanımı, iç dinamikleri, aktörleri, mekanın simgesel, sanatsal ve işlevsel organizasyonu, İstanbul ile ilişkiler ve Osmanlılaştırılma gibi mikro-makro konular arasında gidiş gelişlerle anlamaya çalışıyor. Osmanlı arşiv kaynaklarına ilaveten fıkıh metinlerini de kullanan eser, daha ileri çalışmalara kapı aralıyor.

Takdim

Şehir tarihi alanı bir disiplin olarak elli altmış yıllık bir geçmişe sahip olmakla birlikte şehirlerin tarihi yüzyıllardır yazılmaktadır. Antik çağlardan günümüze, çok çeşitli kesimlerden kişiler, değişik adlandırma ve yöntemlerle içinde yaşadıkları şehirleri, özellikleri ve sahip oldukları değerleri dikkate alarak anlatmışlar ve bir miras olarak sonraki nesillere devretmişlerdir. Düşünsel ve toplumsal zenginliklerin taşıyıcısı olan şehirler, tarihlerinin de yazılmasıyla birlikte şüphesiz tarihsel özne konumlarını pekiştirmektedir. Sakinleri, şehirdeki süreklilikleri ister istemez dikkate almakta, ondan etkilenmekte ve şehre müdahalelerinde keyfi davranamamaktadır. Çünkü tarih doğru ya da yanlış bütün müdahaleleri kaydetmektedir.

Büyük nüfus barındıran yerler olarak şehirlerin XIX. yüzyılda insanlık tarihinde eşine rastlanmayan bir şekilde yoğunluk kazanması ile -dünya çapında % 10'larda olan şehirleşme, bu yüzyılda çeşitli bölgelerde % 30-80 aralığına yükselmiştir- şehir tarihi yazımının da seyri değişmiştir. 1850-1950 arasında özellikle tüm kurumlarıyla gerçek bir şehrin imkanı ve şehircilik uygulamalarının hikayeleri çalışılmış; daha sonra bir disiplin hüviyeti de kazanarak şehirlerin iç ve dış bağlantıları ile geniş kapsamlı tarihleri yazılmaya başlanmıştır.

İslam ve Osmanlı şehirlerinin tarihlerinin yazımı da son yüzyıla kadar diğer şehirlerinkinden farklı bir süreç izlememiştir. Son yüzyılda ise İslam ve Osmanlı şehirlerinin gerek ayrı ayrı gerek birbirleriyle ilişkileri çerçevesinde tarihlerinin yeterli derecede yazıldığı yahut İslam veya Osmanlı şehrinin tanımlanıp mahiyetinin ve tarihsel süreçlerinin yoğun bir şekilde incelendiği de kolaylıkla söylenemez. Pek çok sebebe dayalı bu yetersizlik, günümüz genel tarih ve şehir tarihi yazımının imkanları, çeşitli kaynakların bir arada kullanılması, bölgeler arası mukayeseli çalışmalar ile aşılmak durumundadır. Halihazırda çeşitli dillerde ve çeşitli yaklaşımlarla yapılmış olan çalışmaların ilgililerce ulaşılabilir ve okunabilir olması bu aşamada çok önemlidir ve yeni çalışmalar için de yol gösterici olacaktır. Elinizdeki seri bu eksikliği gidermeyi bir vazife olarak görmekte ve bu vazifenin bir kısmını üstlenmektedir.

Daha önce bu seriden çıkan Nelly Hanna'nın Osmanlı Kahire'sinde Tüccar Olmak (Küre: İstanbul, 2006) kitabı, Osmanlı Arap coğrafyasında yer alan bir şehre dikkat çekerek içeriği, yaklaşımı ve kaynak kullanımı ile şehir tarihçiliğine iyi bir örnek sunmaktadır. Elinizdeki bu eser ise Osmanlıların İstanbul, Edirne, Bursa, Kahire, Bağdat, Selanik gibi en önemli şehirleri arasında yer alan Şam'ın tarihinden bir kesit sunmaktadır. Richard van Leeuwen'in bu çalışması özellikle birkaç açıdan önemlidir. Yöntem olarak bir şehir kurumunu yani vakıfları sosyal bilimlerin çeşitli kavramları ile yani Michel Foucault ve Pierre Bourdieu'nun iktidar, alan, habitus gibi kavramları ile ele almaktadır. Tematik olarak şehrin iç dinamikleri, aktörler, mekanın simgesel, sanatsal ve işlevsel organizasyonu, İstanbul ile ilişkiler, Osmanlılaştırılma ve şehrin tanımına kadar giden meseleler incelenmektedir. Yaklaşım olarak mikro-makro konular arasında gidiş gelişler yapılarak şehir İslamlaşma, Osmanlılaşma sürekliliğinde zaman ve mekanla bütünleştirilerek anlaşılmaya çalışılmaktadır. Tarih yazımındaki şehir tartışmalarının seyri ve dinin, şehirlerin kimliği ve mekansal organizasyonundaki rolü Şam'daki vakıflar örneğinde sorgulanmaktadır. Şüphesiz bir şehrin tarihi tek bir kurumun ağları ile belirli bir noktaya kadar anlaşılabilir ve fakat mevcut çalışma daha ileri çalışmalara mani değil, kapı aralayan bir içerik sunması açısından dikkate değerdir.

Kitabın yazarı Richard van Leeuwen'e tercüme ve yayın aşamasında sağladığı yardımlar, mütercim H. Ebru Aksoy ve kitabı yayına hazırlayan Bilge Özel İmanov'a da titiz çalışmaları için teşekkür ederim.

Yunus Uğur

Kaynak : http://www.haber7.com/kitap/haber/949980-bir-osmanli-sehri-sam